28 Ocak 2013 Pazartesi

SEHER OKUMALARI

Küçük fasülye hiçbir şey görmüyordu. Aslında görmenin de ne demek olduğunu bilmiyordu. Sadece

içinde bir yerlerde kendisiyle beraber olan ama adını bilmediği bir şeyin varlığını hissediyordu. Onun

Varlığı ona güç veriyor ve kendini hiç yalnız hissetmiyordu.

Düşünüyordu. Burası neresiydi? Buraya nereden gelmiş olabilirdi? Ve en önemlisi bundan sonra

ne olacaktı? Birgün içindeki o varlıkla bu konuyu konuşmayı düşündü. Bir karar almanın heyecanıyla

ona döndü:

‘’Hey!! Orada mısın? Ben seninle konuşmak istiyorum.’’

‘’Merhaba küçük fasülye. Evet buradayım. Sen burada oldun olalı ben buradayım. Beni ne zaman

fark edeceksin diye merak ediyordum.’’

‘’Benim adım Fasülye mi? Peki ya senin adın ne?’’

‘’Ben Fasülye’nin yani senin Kalbinim. Benim vesilemle düşünüyor ve hissediyorsun. Aslında benim

Gibi pek çok arkadaşın var ama sana en yakın olan benim.’’

‘’Demek çok arkadaşım var! Peki ama bunları ben bilmezken sen nereden biliyorsun?

‘’Ben bu sorunun cevabını sana veremeyeceğim küçük Fasülye.’’

‘’Ama neden? Sen bana yardım etmezsen ben nasıl bilebilirim?’’

‘’Bu yolculukta daima seninle olacağımdan şüphen olmasın. Fakat bu soruların cevabını bulmak

senin görevin. Dediğim gibi ben senin en yakınındayım ama benim gibi yakınında olan ve sana

yardım etmekle görevli nice arkadaşın var. Sana söyleyebileceğim bir şey daha var. Benim gibi

hatta benden daha önemli görevi olan bir arkadaşın var ki beni fark edebilmeni de ona borçlusun.

O doğruyu bulman konusunda hep yanında olacak. Fakat bir konuda seni uyarmalıyım küçük Fasülye.’

‘’Nedir o konu?
''Şöyle anlatayım.O dostun çok iyi olmakla birlikte, bir iyi bir de kötü arkadaşı var.''
‘’İyi ve kötü?!’’

‘’Evet iyi ve kötü. Bunların ne demek olduğunu zamanla anlayacaksın. Aynı bizlerin de anladığı gibi.

Tercih daima senin olacak ama tercihin her ne ise onun sonucuna da katlanmayı öğreneceksin

Küçüğüm.’’

‘’Anlayamıyorum!’’

‘’Merak etme zaten senin görevin sana verilen bu zaman zarfında anlamaya çalışmak. Acele etme.

Ve şunu sakın unutma, bu yolda ilerlerken evet kötüler hep olacak ama tercihlerini iyilerden yaparsan

sen ve ben hep huzurlu olacağız.’’

‘’Peki ya iyinin ve kötünün ne olduğunu bilemezsem?’’

‘’Güzel!!! İşte şimdi de diğer arkadaşını tanımaya başlayacaksın.’’

‘’Hangisini? Şu iyi ve kötü arkadaşı olanı mı? Ben onu tanımak istemiyorum. Korkuyorum. Seninleyken

mutluyum ama onu anlattığından beri içimi korku kapladı. İstemiyorum, onu tanımak istemiyorum!!’’

‘’İstemelisin, çünkü onun kendisi kötü değil. Şu anda aynı sen ve ben gibi, o da çok iyi birisi. Fakat

zamanla eğer kötü arkadaşının yanında olmayı tercih ederse kötü olma ihtimali var. Fakat, ona bu

yolda en büyük destekçi yine sen olacaksın. Biz üçümüz elele verip mutluluğa birlikte yelken açabiliriz.

Dediğim gibi, biz senin yardımcılarınız ama bizi yönetecek olan sensin.’’

‘’Ben miyim? Ben bunu nasıl yapabilirim? Bak kendimi bile bana tanıtan senken ben sizi nasıl

yönetebilirim?’’

Merak etme yapacaksın. Bak, şimdiden bir kötüyle tanıştın bile, aceleci olmamalısın.’’

‘’Ne, nerede? Allah’ım beni koru! Ben onu tanımak istemiyorum…..’’

‘’işte küçüğüm, anahtar kelimeyi söyledin. Eğer O’nu bu yolculukta hiç unutmaz ve bize de unuttur-

mazsan sana korku yok. Bunu sakın unutma.

Haydi şimdi dinlen. Henüz çok küçüksün ve bu kadarı sana şimdilik yeter. Dinlenmeli ve kendini

Dinlemelisin.’’