30 Temmuz 2012 Pazartesi

BİR BİLET KES. FAKAT, YALNIZLIK ÜSTÜ OLMASIN


          Gecenin yarısında... Balkonda oturup, uzaklardaki ışıkları/ hayatları seyretmek. Bir kitabın say-
falarında, harflerin arasına dalıp bir mana çıkartmaya çalışmak ya da olanı anlamaya çalışmak gibi.
Veya kelimelerden yardım dilenerek, sayfalara yüreğini dökebilmek, belki bir anlayan çıkar ümidiyle.
          Çatıdan düşmüş bir kiremit, eğrilmiş bir elektrik direği, kuyruğu kesilmiş bir kedi...
          - Algını düzelt be kardeşim! Dünyada güzel şeyler de var.
          Müstakil bir ev gibi yaşamak.Yalnızlık üstü kesilmiş bir biletle,yolculuğun yarısından fazlasını
geçirmişken, apartmanlara gıpta ederek bakmak. Uzaktan seyretmek her zamanki gibi. ''Olanın bin
derdi, olmayanın bir derdi'' cümlesine öfke duymak ama sesini duyuramamak. Çığlıklarını yutmak
ve hazımsızlıkla geceyi gündüze bağlamak. Çözülmesi istenmeyen bir düğüm atmak.
           Konuşmalar arasında teselli bulmak: ''Bak ne hikayeler var. Anlatılmak ve anlaşılmak isteyen''
diyerek, yalnızlığında sükunete ermeyi ummak ama yine gece ve yine balkona düşünce yolun,
''Bunlar züğürt tesellisi'' diyerek kederini sulamak, gün doğmadan üzerine...Acıyı acıyla sökmek
istercesine.
          Var olmanın dayanılmaz ağırlığıyla, yalnızlık üstü yapılan yolculuk... Sarsıcı, ürkütücü ve
tüketen bir baskıyla gelirken üzerine, insanoğlusun ya uzatıyorsun elini bir bilinmezliğe... Hissedi-
yorsun, görünmez (?) bir varlığın görünür kudretini yüreğinde. Beyaz bir sayfa açılmıyor, kabul.
Velakin bunca yolu geçmene yardım edenin, yolun bundan sonrasına da yardım edeceğini hissederek,
O'nunla mutlu oluyorsun. Anlaşılmanın huzurunu, sadece O'nda buluyorsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder